Demokratların geleceği Kamala Harris mi?
Kamala Harris, Joe Biden’ın başkan yardımcısı adayı olmayı kabul edip Ağustos 2020’de sahnede Biden’ın elini sıkarken ikilinin geleceği parlak görünüyordu.
DW’den Darko Janjevic’in yazısına göre Biden, siyasi tecrübesi sayesinde Donald Trump’ı devirme ve ABD’ye çalkantılı Trump döneminin ardından normallik hissini geri getirme yolunda ilerliyordu. Harris de Kaliforniya’nın en üst düzey savcısı olmak için mücadele ederken siyasete girmiş beyaz olmayan göçmen bir kadın olarak yeni çağın karizmatik, enerjik lideriydi.
Harris şimdi Demokratların başkan adayı olarak Kasım ayında Donald Trump’ın karşısına çıkabilir. ABD Başkanı Joe Biden, adaylıktan çekilirken yaptığı açıklamada, “2020’de partinin adayı olarak ilk kararım Kamala Harris’i Başkan Yardımcım olarak seçmek oldu. Ve bu verdiğim en iyi karar oldu. Bugün Kamala’nın bu yıl partimizin adayı olması için tam desteğimi ve onayımı sunmak istiyorum. Demokratlar – bir araya gelip Trump’ı yenmenin zamanı geldi. Hadi bunu yapalım” ifadelerini kullandı.
Peki, ilk siyahi kadın başkan adayı olması muhtemel olan Kamala Harris kim?
HARRİS’İN AMERİKA HİKAYESİ
Kamala Harris, 1964 yılında Kaliforniya eyaletinin Oakland kentinde, yüksek eğitimli göçmen bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Harris’in annesi Hindistan doğumlu göğüs kanseri araştırmacısı Shyamala Gopalan, babası ise Jamaikalı ekonomi profesörü Donald J. Harris’ti. Göçmen olan Harris’in her iki ebeveyni aynı zamanda 1960’larda sivil haklar için mücadele eden iki aktivist kişilik.
Yedi yaşındayken anne ve babası ayrılan Kamala ile kız kardeşi Maya annesinin yanında büyüdü. Kamala’nın “The Truths We Hold” başlıklı otobiyografisinde bu deneyimin kariyerini de etkilediğine vurgu yapıyor ve annesi Gopalan’ın kendisine ve kız kardeşi Maya’ya şöyle dediğini anlatıyor:
“Öylece oturup bir şeylerden şikayet etmeyin. Bir şeyler yapın!”
Bu, hayatı boyunca Kamala Harris’in harfiyen uyduğu bir nasihat oldu.
Annesinin Kanada’da bir iş bulması üzerine Harris’in yolu Oakland’tan Montreal’e de uzanır ve liseye bu ülkede başlar. Daha sonra tekrar ABD’ye dönen Harris, Washington’daki Howard Üniversitesi’nde siyaset bilimleri ve ekonomi okur ardından da San Franciso’da hukuk eğitimi alır. 1990 yılında hukuk fakültesini bitirmesinin ardından savcı olarak çalışmaya başlayan Harris, keskin zekâsı ve mücadeleci ruhu ile kısa sürede mesleki çevresinde üne kavuşur. Harris, otobiyografisinde geçmişte yaşadığı ayrımcılık tecrübelerini nasıl “her konuda en iyi olma azmine” dönüştürdüğünü anlatıyor.
Harris, 2003 yılında San Francisco’nun ilk kadın eyalet savcısı olur; 2010 yılında ise altı rakibini alt ederek 32. Kaliforniya Eyalet Başsavcısı seçilir. ABD’de “Attorney General” olarak adlandırılan bu pozisyon, başsavcı ile adalet bakanı görevlerini birleştiren bir görev. 3 Ocak 2011’de görevine başlayan Harris, sadece bu göreve gelen ilk kadın değil aynı zamanda Hint ve Afrika kökenli ilk kişi de olur.
SAVUNDUKLARIYLA TARTIŞMA YARATTI
Ancak Harris savunduğu görüşlerden ötürü hep tartışmalı bir isim olur. Bir yandan ölüm cezasına karşı çıkarken diğer yandan çocukları sürekli olarak okulda kaçan ailelerin bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını öngören yasal düzenlemeye verdiği destekle partisindeki sol görüşlüleri karşısına alır.
Harris, 2015 yılında ise Senato’ya adaylığını koyar. Demokratların çoğunun desteğini alan Harris’in destekçileri arasında dönemin ABD Başkanı Barack Obama ile Başkan Yardımcısı Joe Biden da yer alır. Harris, tarihteki ikinci siyah olarak 2017 yılında Senato’ya seçilir.
Harris, 2014 yılından bu yana Yahudi kökenli bir avukat olan Douglas Emhoff ile evli. Emhoff’un daha önceki evliliğinden iki çocuğu bulunurken Harris’in çocuğu yok.
Adı daha önce de Demokrat Parti’nin başkan adayı olarak geçen Harris, 2019 yılında adaylığını koyduğunda karşısında Joe Biden, Bernie Sanders ve Elizabeth Warren vardı. Harris başlarda favori olarak gösteriliyordu. Ancak yıl içerisinde desteğini yitirdi ve Aralık 2019’da anket sonuçlarında desteğin az olması nedeniyle adaylıktan çekildiğini duyurdu. Sonrasında ise seçim öncesi kampanyalarda Biden ile görüş ayrılıkları gündeme gelmiş olsa da başkan yardımcılığına aday gösterildi.
Biden ve Harris birlikte zorlu ve hırçın bir kampanya yürüterek Donald Trump ve Başkan Yardımcısı Mike Pence’i mağlup etti. İkili, Trump taraftarlarının Kongre baskınından sadece iki hafta sonra 20 Ocak 2021’de yemin etti.
Harris, ABD başkan yardımcısı olarak görev yapan ilk kadın, ilk Siyah ve ilk Hint kökenli kişi oldu.
Harris, Beyaz Saray’da geçirdiği süre boyunca profilini yükseltmeye çalıştı. Biden 2021’de Harris’e Latin Amerika’dan göçmen gelmesinin temel nedenleriyle mücadele görevi verdi. Biden, o dönemde Harris için “Bunu yapmak için daha nitelikli birini düşünemiyorum” dedi. Ancak Harris’in çabalarına ve Latin Amerikalı liderlerle yaptığı görüşmelere rağmen belgesiz sınır geçişlerinin sayısı artmaya devam etti ve geçen yıl rekor seviyelere ulaştı.
Kamala Harris, daha sonra siyasi rakiplerine karşı farklı bir mücadele alanı buldu. ABD Yüksek Mahkemesi, 2022’de ülkenin büyük bir bölümünde kürtaj hakkını fiilen geri alınca Harris, bu hakkın korunması lehine güçlü bir ses haline geldi. Bu yılın başlarında ABD genelinde bir “Üreme Özgürlükleri için Mücadele” girişimi başlattı. Televizyondaki Trump-Biden tartışmasından birkaç gün önce de Harris, Trump’ın yeniden seçilmesi halinde üreme haklarıyla ilgili “her şeyin tehlikede olduğu” uyarısında bulundu.
Biden’ın kötü münazara performansının ardından Harris, başkan adaylığı için adı geçerken bile Başkan’ın en sesli savunucuları arasında yer aldı.
Biden yarıştan çekilirse Harris, birçok kişi tarafından 2024 seçimlerinde Demokratlar tarafından desteklenecek doğal bir seçim olarak görülüyor.
Beyaz Saray Basın Sekreteri Karine Jean-Pierre, Biden-Trump münazarasından kısa bir süre sonra yaptığı açıklamada Biden’ın 2020’de onu seçmesinin nedenlerinden birinin “gerçekten de partinin geleceği olması” olduğunu söylemişti.
(DIŞ HABERLER SERVİSİ)